[Kürek] "Kürek çekmekten illahlah diyorum"

[Cem]

"Kürek çekmekten illahlah diyorum"
Dünyayı kas gücüyle geçme projesi kapsamında Pasifik Okyanusu'nu sadece kürek çekerek geçmek için yaklaşık 300 gündür denizde olan Türk gezgin Erden Eruç, ''Gün oluyor kürek çekmekten illahlah diyorum'' dedi.

Pasifik Okyanusu'nda 8 metrelik teknede tek başına kürek çeken Eruç, elektronik posta (e-mail) aracılığıyla AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Geçtiğimiz haziran ayında San Francisco'dan yola çıkıp Pasifik'i geçerek şubat veya mart gibi Avustralya'ya varmayı planlayan Eruç, rüzgarlar ve akıntılar nedeniyle varış istikametini değiştirmek zorunda kaldı.

''Varış programında büyük belirsizlik var'' diyen Türk gezgin, şu andaki durumunu şöyle anlattı:
''Rüzgarlar bir türlü güney yarım küreye geçmeme izin vermediğinden, ekvatorun hemen kuzeyinde akıntılar ve ticaret rüzgarlarıyla birlikte batıya ilerlemekteyim. Nukuoro atolü 130 deniz mili kadar batımda. Sonuçta doğanın gücüne ve denizin keyfine tabiyim. Eğer rüzgarlar denk gelirse, Filipinler'in Mindanao adasındaki Davao limanına mayıs başında varmayı planlıyorum.''

''Kürek çekmekten sıkıldınız mı?'' sorusuna Eruç, ''Gün oluyor, illahlah dediğim oluyor tabii. Bilhassa önceleri günlerce yağmur yediğim, usandırıcı ortamda kürek çekmek için kendimi zorlamam gerekmişti. Yoksa okyanusta kürek çekmek, şehirde trafikle boğuşmak gibi hayatın bir parçası'' cevabını verdi.

Eruç, 2006 yılında Atlas Okyanusu'nu geçtikten sonra, her ne kadar hemen insanlarla kaynaşmak, kalabalığa karışmak için can atsa da dört bir taraftan renk, koku ve ses gibi her çeşit uyarının üzerine gelmesinden yorulduğunu ve uzaklaşıp kumsalda veya teknesinde kafasını dinlemek zorunda kaldığını söyledi. Pasifik'i geçtikten sonra da normal hayata adapte olmak için benzer bir süreçten geçeceğini kaydeden Türk gezgin karaya çıkar çıkmaz yapmak istediği ilk şeyi ise ''Eşimi uzun süre hiç bırakmadan kucaklamak'' olarak açıkladı.

Bu arada 300 gün denizde kaldıktan sonra vücut yapısında değişiklikler olduğunu da ifade eden Eruç, ''Ter ve deniz suyunun tuzundan dizlerimin arkası ve dirseklerimin içi pişiyor, kızarıp kabarıp kaşıntı yapıyor. Bu bölgeleri sürekli tatlı suyla durulamam gerekiyor. Onun dışında fiziksel bir problemim yok. Kullanılmayan kaslarımda haliyle ufalma var, onlar da karaya çıkınca iki hafta kadar ağrı yapar, sonra eski formuna ulaşır. Kilo kaybettiğimi sanıyorum. Deri altı yağlarımda azalma var, bacaklarımdaki damarlar daha belirginleşti. Ancak kilo kaybı henüz bir problem değil. Teknemde 90 güne yayabilecek kadar yiyeceğim kaldı. İdareli tüketim yapacağımdan kilo vermeye devam etmem beklenebilir'' açıklamalarında bulundu.

Bu uzun yolculukta asla unutamayacağı anı ''Teknemin neredeyse alabora olduğu, tavanda uyanıp tekrar mindere düştüğüm gece'' diyerek belirten Eruç, zor ve yorucu macerasından çıkardığı dersi de şöyle aktardı:
''Kendinde hayal etme cesaretini bulup ilk adımı atmak yetmiyor. İlerideki nihai hedefe doğru ilerlerken ara hedefler koyup, bunlarla başarıyı tatmak şart. Vazgeçmemek, olumlu düşüncelere odaklanmak gerek.'' Son olarak teknesindeki koltuğu kırılan Eruç, buna da çözüm üreterek yaptığı tabure üzerinde kürek çekerek yoluna devam ediyor.